Gözlük, iki mercek bir çerçeve. Çok basit görünüyor. Ama bunun arkasında büyük bir emek, özveri ve bir tarih var. Gözlük dendiğinde hepimizin aklına numaralı gözlük, güneş gözlükleri, yüzücü gözlükleri gelir. Bu kadar geniş kullanıma sahip gözlüğün tarihi aslında oldukça eski yıllara dayanmaktadır. Miyopi ve hipermetropi gibi kırma kusurlarının tarih boyunca hayatımızın bir parçası olduğu düşünüldüğünde gözlüğün bu kadar eskiye dayanması normal karşılanabilir.
Gözlüğü kim buldu ve nasıl kullandı?
Gözlüğü tam olarak kimin bulduğu bilinmiyor. İnsanlık tarihinin büyük teşekkür borçlu olduğu, bu parlak buluşu gerçekleştiren kişi, araştırmalara rağmen halen sırrını korumakta. Ancak yakın zamana kadar merceği gözlük olarak kullanan ilk kişinin Roma İmparatoru Nero olduğu kabul ediliyor. Bu düşüncenin nedeni ünlü tarih yazarı Plinius’un şu ifadesiydi: “Nero, gladyatör dövüşlerini bir zümrütten bakarak izliyor.” Günümüzdeki Nero’nun kullandığı bu zümrüt yansımaları engelleyen ilkel bir güneş gözlüğü olarak yorumlanabilir.
Her dönemde farklı ihtiyaçlar doğrultusunda kullanılan gözlük, devamlı gelişim halinde aslında. Şu anda bile. Gözlük camları kırılmış. Farklı hammaddeler denemişler. Polikarbon ve Trivex hammaddeler keşfedilmiş ve gözlük camı daha dayanıklı hale getirilmiş; yakını görmediğini ve aynı zamanda uzağı görmediğini fark etmiş ve ayrı ayrı kullanmak zor gelmiş, iki mesafeyi de tek bir gözlükte toplamışlar. Bunu yapan kişiyi muhakkak tanıyorsunuzdur: Benjamin Franklin.
İnsanlığın gözü doymaz biliyorsunuz ki, görmek yetmemiş, estetiğe de önem vermişler. Gözlük camı kalın gözüküyormuş ne yapalım diye kafa yormuşlar. Ekstra hammaddeler ekleyerek yüksek indeksli camları üretmişler. Herkesin bildiği dilde inceltilmiş camları… Gözlük camı da yetmemiş biz çerçeveyi de hafifletelim demişler ve titanyum gibi hammaddeler kullanarak dünyanın en hafif çerçevesini üretmişler. Güneş, gözlerini rahatsız etmiş, camları renklendirmişler…
Gözlük, günümüzdeki forma gelene kadar birçok süreçten geçmiş, her dönem üzerine bir şey konularak kullanıcıların talepleri ve alışkanlıkları doğrultusunda ilerlemiştir. Yakın döneme baktığımızda mineral camlarla devam eden bu serüven, yine zamanla evrilerek yerini daha hafif ve kırılmaya karşı daha dayanıklı organik camlara bırakmıştır. Zaman geçtikçe görmenin yanında gözlük kullanıcılarına ne gibi faydalar sağlayabiliriz diye düşünülmeye başlanmış. Bu serüven halen devam ediyor. Bunun en güzel örneği sanal gerçeklik gözlükleri. Sanal gerçeklik gözlük teknolojisi her geçen gün gelişmekte ve AR-GE çalışmaları yapılmakta. İlerleyen yıllarda bizi ne bekliyor hepimiz görüyor olacağız.
Az görüşe sahip insanlar kör değil!
Geriye gittiğimizde 13. yüzyılda gözlük ortaya çıkıncaya kadar gerek doğuştan gerekse sonradan göz bozukluğu olan kişiler, ömürlerini böyle geçirmeye, iş yapmamaya hatta evden dışarı çıkmamaya mahkumdular. Aslında çok geriye gitmemek gerek. Yakın zamana kadar az görüş hastalarına kör muamelesi yapan bir dünyadan şu an hayatını daha rahat idame ettirebilecek seviyeye evrilmek bu sürecin en güzel ve mutlu örneğidir.
1 Haziran Gözlükçüler ve Optisyenler Günü Kutlu Olsun!
Gözlük; zaman içerisinde birçok meslek dalını da ortaya çıkardı. Şu anda Türkiye’de binlerce göz hekimi ve optisyen, insanların görme sağlığının iyileştirilmesi konusunda hizmet veriyor.
İnsanların hayatlarını daha iyi bir şekilde değiştiren bir mesleğimiz var. Bu anlamda teknolojinin iyi yönlerini benimsemek, geri kalmamak, gündemi takip etmek ve neler yapabiliriz diye devamlı bir düşünce hali içinde olmak gerekiyor. Burada herkese iş düşüyor.
Dünyanın her yerinde bu mesleğe gönül vermiş, görme sağlığına hizmet eden optisyenler var. Görmek mutluluktur, bu mutluluğa tanık olmaksa en büyük mutluluktur.
1 Haziran Gözlükçüler ve Optisyenler Günü kutlu olsun!